Kaybettiğimiz iki hazırlık maçı, kafamızdaki turnuva 11’ini biraz daha şekillendirdi. Bu yazıdaki her cümlede “biz” şahıs ekini kullanacağım. Bunu özellikle söyleyip dönüyorum maça.
Henüz kadro istikrarı olmayan ve genç yıldızlarımızın takımlarında yeterli süre alamadığı olgunlaşmamış bir takımız. Montella bu verimli bahçeyi kendi büyütecek, dolayısıyla istediği gibi ekme şansı var.
İki hazırlık maçı da omurgayı belirlemek adına etkili oldu. Misal, Mert salmadığı maçta turnuvanın birinci kalecisiyim mesajını verdi. Savunmadan çıkarken baskı yediğimizde çok hata yapıyoruz. Çözümü geriden pasla çıkmaktan vazgeçmek mi yoksa Abdülkerim, Ferdi, İsmail gibi tercihlerle zaaflarımızı güçlendirmek mi? İlk yarıda birbirinin kopyası iki gol yedikten sonra cevap, Montella’nın kafasında netleşmiştir.
Bu kadromuz birkaç değişiklikle hem geçiş hem de pasa dayalı set oyunu oynamaya müsait oyunculara sahip. Peki orta sahamız takımı hangi oyunu oynamaya itecek? Dünkü enerji eksikliğinin sebebi, savunmamızın pasla çıkamayışı mı, Salih ve Hakan’ın çoğu pozisyonda üst üste binip birbirini bozması mı yoksa süper bir oyun kurucu Hakan’ın önünde iyi bir dağıtıcı orta saha veya içe kateden bekler olmaması mı? Bu soruların cevabı da Montella’da.
En çok yıldızımızın olduğu ön hattımızda santrfor çıkan Kenan sıklıkla kendini alışık olduğu sol kenara attı. O kendini sola atınca Kerem ve Arda santrfor bölgesini doldurmakta etkili olamadı. Çünkü ikisinin de repertuarında buoyun yok. O zaman Montella turnuvada santrforsuz bir oyun düşünüyor mu?Aksayan her detay turnuvaya kadar çözülür. Havuz geniş, en ideal 23 oyuncu seçilir. Hepsi olur da, acaba Galatasaraylı taraftarlar İrfan Can’ın, Fenerbahçeli taraftarlar ise Kerem’in bir golüne gönülden sevinecekler mi? Lig bitince mevcut kaos da bitecek mi? Bugün birbirine ağzına geleni söyleyenler turnuvada “Biz” diyebilecek mi?